SETBİR Başkanı Tarık Tezel, 1. Ulusal Sütçülük Kongresi'nde konuştu

SETBİR Başkanı Tarık Tezel, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü'nün düzenlediği 1. Ulusal Sütçülük Kongresi'nde konuştu. Tezel, süt ve süt ürünlerine yönelik bilgi kirliliğinin, bilimin yardımıyla ortadan kaldırılmasını istedi.

Türkiye'nin ilk ziraat fakültesinin ve ilk süt teknolojisi bölümünün düzenlediği 1. Ulusal Sütçülük Kongresi'ni ve katılımcıları saygıyla selamlıyorum. SETBİR olarak, büyük bir güven ve heyecan ile destek verdiğimiz bu kongrenin yıllar boyunca sürerek, ülkemize bu alanda fayda sağlamasını, yol göstermesini, aydınlatmasını, bilimin, bilimsel çalışmanın önünü açmasını dilerim. Bilimin ışığı altında sütçülüğün mercek altına alınacak olmasından büyük memnuniyet duyuyoruz. SETBİR bu kongrenin ve tarafsız, bağımsız bilimsel çabaların her zaman yanında olacak ve desteğini bundan sonra da esirgemeyecektir.

Türkiye, zirai eğitim ve süt teknolojisinin yabancısı değil. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi 100 yılı aşkın bir süredir, fakültenin "süt teknolojisi bölümü" ise 100 yıla yakın bir zamandır hem bilimsel gelişmeyi izliyor, hem bilim üretiyor hem de bilim öğretip uzman yetiştiriyor. Yanı sıra 33 ziraat fakültesi, 16 meslek yüksek okulu, 70'e yakın üniversitemizdeki gıda mühendisliği bölümü de bu eğitim-öğretim ve uzmanlığa katkı sunuyor. Fabrikalarımızda üretimden sorumlu teknisyenlerimiz, mühendislerimiz ve yöneticilerimiz de hep bu uzmanlardan oluşuyor. Biz sanayiciler süt ve süt ürünlerinde Türkiye'yi dünya ile rekabete hazırlarken, bu alandaki eğitimin de uluslararası standardının ve saygınlığının artmasını bekliyoruz. Bu konudaki her çabaya iş dünyası olarak biz de destek olmaya hazırız.

SETBİR, 1976 yılından bu yana, sütü, kırmızı eti, hayvancılığı anlatmaya, üyeleri eli ile bu sektörleri geliştirmeye çabalıyor. Türkiye'de bir yılda üretilen 19 milyon ton çiğ sütün 9,2 milyon tonu sanayiden, bunun 7,5 milyon tonu da SETBİR üyelerinden geçiyor. Derneğimizin üyesi olan 56 şirket, 100 bine yakın vatandaşımıza çalışma imkanı sağlıyor, 500 bin üreticinin emeğini değerlendiriyor, yılda 20 milyar TL ciro yapıp karşılığında milyarlarca lira vergi ödüyor. SETBİR üyeleri sadece ödedikleri doğrudan vergilerle değil stopaj yoluyla ödedikleri  vergilerle de tarım kesiminin kayıt altına girmesi, vergilendirilmesi ve hatta sosyal güvenlik sistemine katılması konusunda çok önemli bir işlevi yerine getiriyor.

Bize göre, gelişmiş-sanayileşmiş ülkeler arasında hak ettiğimiz yeri alabilmenin, kalkınmanın getireceği refah ile daha mutlu-mesut yaşayabilmenin yolu sanayileşmekten, katma değerli ürün üretip ihraç edebilmekten, bunu kapsayıcı, toplumun tüm kesimlerinin pay aldığı şekilde yapabilmekten geçiyor. İşte tarıma dayalı sanayi de bu demek. Üreticiden sanayiciye, sanayiciden perakendeciye, perakendeciden tüketiciye, memleketin tabiatından doğarak tüm kesimlerin paylaştığı geliri yaratan bir sektördür tarım. Bunun bir parçası olan hayvancılık ise insan için değerini ölçmenin pek de kolay olmadığı en temel gıdayı, sütü üretiyor.

İnsan kaynağımızı hayvansal protein ile besleyebilmemiz, başta çocuklarımız ve yetişmekte olan gençlerimiz olmak üzere halkımızı, hayvansal proteinin en kaliteli ve en hesaplı kaynağı olan süt ve süt ürünleri ile doyurmamız gerekiyor.  Gelişmiş ülkelerde kişi başına yıllık süt ve eşdeğeri süt ürünü tüketimi 300 litre. Bu miktar Türkiye'de ancak yarısı. Açıkça görülüyor ki gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşabilmek için daha çok süt ve süt ürünü üretmemiz ve tüketmemiz gerekiyor.

Ümitsiz değiliz. 2000'li yılların başlarında 9 milyon ton seviyesindeki süt üretimimiz bu gün 19 milyon ton seviyesine geldi. Bu seviyeye gelebilmek için son yıllarda sektörümüzde, üretimde, fiyatlandırmada ve ihracatta, istikrar adına pek çok adım atıldı. Bakanlığımız, dolayısı ile bu kongrenin diğer destekçisi Et ve Süt Kurumu tarafından yürütülen regülasyon faaliyetleri, müdahale alımları sektörümüze çok önemli bir katkı sağladı. Her şeyden önce üretici ile sanayici arasındaki kavgayı bitirdi.

Sayın müsteşarım, Tarım, Gıda, Hayvancılık Bakanlığı olarak, başta Sayın Bakan Faruk Çelik olmak üzere, hem ülke genelinde fiyat istikrarı oluşması konusunda kuvvetli bir irade gösterdiniz, hem de müdahale alımı yoluyla arz-talep dengesini sağladınız. Üreticimiz ile kavga etmeden, huzur içinde çalışabileceğimiz bir ortam yarattığınız için Allah sizden razı olsun. Belki daha sıkıntımız var ama çok temel bir süreç gerçekleştirildi. Bu süreç, dahilde işleme rejimi kapsamında getirilen süt tozunun iç kaynaktan sağlanmasıyla başladı. Daha sonra litre başına destekten başlayan çok çeşitli desteklerle ve okul sütü uygulamasıyla devam etti. En sonunda müdahale alımları ile üretici ile sanayici arasında kavgasız gürültüsüz çalışma ortamı yaratıldı. Üreticisiyle sanayicisiyle sektörde en rahat baharı yaşıyoruz.

Geçtiğimiz hafta SETBİR olarak İstanbul'da bir basın buluşması düzenledik. Orada, halkımızın en temel ve en hesaplı gıdası, üretilmesi ve tüketilmesi iyilik ve bereket vesilesi olan sütün ve süt sektörünün önündeki en temel meseleleri dile getirmeye çalıştım. Bunlardan birincisinin, arz-talep dengesini sağlıklı bir şekilde kuran ve destekleyen bu müdahale alımı sisteminin ve fiyat istikrarının devamı olduğunu söyledim. İkincisinin, bu istikrar ortamında üretimin, üretim verimliliğinin artırılması, üretim maliyetlerinin düşürülmesi olduğunu ifade ettim. Yarısı kayıt dışı olan sektörde kayıt dışının ve bu nedenle ortaya çıkan haksız rekabetin ortadan kaldırılması gerektiğini söyledim Üçüncü olarak, halkımızın sağlıklı beslenmesi, gelecek nesillerin sağlıklı yetişmesi için tüketimin de artırılması gerektiğine işaret ettim. Son olarak ise hem üretimin sağlıklı devam etmesi hem tüketimin sağlıklı bir şekilde gelişmesi için toplumun süt ve süt ürünlerine yönelik bilgi ve bilinç seviyesini artırmak zorunda olduğumuzu, bu konudaki bilgi kirliliğine meydan vermemek gerektiğini söyledim.

Bir yandan süt sanayii, bir yandan hayvan yetiştiricisi, bir yandan süt üreticisi, bir yandan bilim üreten-uzman yetiştiren üniversitelerimiz, bir yandan da bakanlığımız canla başla çalışır çabalarken, sütümüzün yoğurdumuzun karalanması gücümüze gidiyor. Bu alandaki bilgi kirliliğinin, bilimin yardımıyla ortadan kaldırılmasını, Ulusal Sütçülük Kongresi’nin bu yolda ilk adım olmasını umut ediyorum. Başta bu kongreye katılanlar olmak üzere, süt ve süt ürünleri alanında faaliyet gösteren bütün bilim insanlarımızın, tüm toplumu süt ve süt ürünleri konusunda bilimsel gerçeğin ışığı ile aydınlatmasını diliyorum.

Dünyanın en değerli gıdası sayılan ve dünya sofralarına bizim dilimizle yerleşen yoğurdun tüm dünyada tüketiminin arttığı bu dönemde, Türkiye'de maalesef yoğurdu ve yoğurdu bu seviyeye getirmiş sanayimizi üzüyorlar. Şu çok iyi bilinsin ki dünyanın en iyi yoğurdu Türkiye'de üretiliyor; dünyanın en iyi yoğurdu bizim, Türk sanayisinin ürettiği yoğurt. Değerli tüketiciler, evinizde ürettiğiniz yoğurttan korkun, bizim ürettiğimiz yoğurttan kokmayın. Sayın müsteşarım, üzülüyoruz, üzülüyoruz, üzülüyoruz... Değerli bilim insanları, aydınlatın bu cehaletin karanlığını...Aydınlatın bu toplumu... Meydan sizin, meydan bilimin olsun... Meydanı korku tacirlerine bırakmayın.

Sayın müsteşarım, konuşmama son verirken, sütün, sütçülüğün konuşulduğu bu kongrede sizi de yanımızda görmekten duyduğumuz memnuniyeti bir kez daha ifade etmek istiyorum. Şeref verdiniz, güç kattınız. Bu vesileyle hazır sizi burada bulmuşken izin verirseniz son bir konuyu daha dile getirmek istiyorum. Hükümetimizin KDV konusunda çalışmalar sürdürdüğünü biliyoruz. Bir kilo yoğurdun 3,5 liradan, bir kilo pidenin yerine göre 4, 5, 6 liradan satıldığı bu zamanda, umarım Türk halkının ekmek yerken yüzde 1, süt ürünü tüketirken yüzde 8 KDV ödemesi çelişkisini ortadan kaldırırsınız. Beni sabırla dinlediğiniz için hepinize teşekkür eder, kongre çalışmalarının başarılı olmasını diler, saygılarımı sunarım.