SÜT DEĞERLİDİR: TEK İHTİYACIMIZ KALİTELİ SÜT PROJESİNİN İKİNCİ YURTDIŞI SEYAHATİ İTALYA’NIN CREMONA KENTİNE YAPILDI

2.YURTDIŞI ÇALIŞMA ZİYARETİ RAPORU

Süt Değerlidir: Tek İhtiyacımız Kaliteli Süt projesi, Avrupa ve Türkiye deneyimi üzerine karşılaştırmalı analize dayalı çiğ sütün kalitesini iyileştirmek için bir yol haritası geliştirmek ve çiğ süt üretiminde kalite, hijyen ve güvenliği sürdürmeyi amaçlamaktadır.

Projenin özel hedefi ise, Avrupa ve Türkiye deneyimi üzerine karşılaştırmalı analize dayalı çiğ sütün kalitesini iyileştirmek için bir yol haritası geliştirme, çiğ süt üretiminde kalite, hijyen ve güvenliği sürdürme; Türkiye için AB mevzuatına uygun örnek bir model geliştirerek sivil toplum kuruluşlarını ve süt sektörü temsilcilerini, 5996 sayılı Gıda Kanunu kapsamında çiğ süt üretiminde özel hijyen hükümlerinin uygulanmasında aktif rol almaları için harekete geçirmektir.

Bu kapsamda Avrupa’daki sektör temsilcileri ile fikir alışverişinde bulunmak ve iyi uygulama örneklerini yerinde görmek amacıyla ikinci yurt dışı çalışma ziyareti, SETBİR üyelerinin de katılımı ile İtalya’nın Cremona kentine düzenlenmiştir.

İlk olarak ‘Confagricoltura’ İtalya Çiftçiler Birliği yetkilileri ile İtalya süt sektörüne ilişkin bir görüşme yapılmıştır. Aynı zamanda Avrupa Süt Çiftçileri üyesi de olan Elisabetta Quaini, İtalya’nın süt ve süt ürünlerinde kendi kendine yeter bir ülke olduğunu, son 20 yılda süt çiftlikleri sayısının azalmasına rağmen sürt üretim miktarının arttığını belirtmiştir. İtalya’daki süt çiftliklerinin ortalama 250 baş sağmal inek olduğunu, süt üretiminin artmasının ise genetik faktörler, besleme tekniklerinin geliştirilmesi ve yem üretimi olduğunu ifade etmiştir.

Yem bitkileri üretiminde yılda 2 defa ürün aldıklarını, silajlık mısır, buğday, yonca, yulaf ve soya fasulyesi üretimi gerçekleştirdiklerini vurgulamıştır.

İtalya’da her çiftlik başına yem üretimini gerçekleştirilmeleri için belli bir arazi olması şartının olduğunu ve buna mutlaka uyulduğunu belirtmiştir. Son altı ay içerisinde İtalya’da da yem fiyatlarının çok yükseldiğini, mısırın %30, soyanın ise %50 oranında yükseldiğini ifade etmiştir.

Maliyetlerin yüksek olduğunu ancak bulunduğumuz bölgede coğrafi işaretli Premium ürünler üretildiği için gelirin biraz daha fazla olduğunu, ancak içme sütü için çiğ süt üretildiği durumlarda daha düşük kazanç elde edildiğini belirtmiştir.

AB Komisyonu’nun bölgesel bir fiyat politikası uyguladığını, ancak kendi bölgelerinde fiyat tespitinde özel firmaların rolü üstlendiğini, bu bölgede Lactalis’in fiyatı belirlediğini vurgulamıştır. Yani iki tür fiyat olduğunu, ilkini Lactalis’in belirlediği ikincisinin ise coğrafi orijinli peynir üretimi için üretilen ve yıllık belirlenen çiğ süt fiyatı olduğunu ifade etmiştir.

İtalya hükümetinin hem et hem de süt çiftçisine buzağı başına 80 Euro destek verdiğini vurgulamıştır.

Ayrıca 2030 yılına kadar kimyasal gübre kullanımının %50 azaltma hedefi olduğundan dolayı AB’nin sürekli çiftliklerdeki hayvan sayısının daha az olması ancak çiğ süt veriminin artması konusunda baskısı olduğunu belirtmiştir.

Yapılan bu görüşmeye yerel bir gazeteci de katılarak projemizi ve görüşme konularına ilişkin bir haber yapacağını ifade etmiştir. Bu haber ile projemizi yurt dışında da tanıtma fırsatı yakalamış olduk.

İtalya’da yaklaşık 1 milyon 200 bin baş süt ineği olduğu ve yılda 12,65 milyon ton çiğ süt üretimi gerçekleştirildiği ifade edilmiştir. Çiğ süt fiyatının şu anda 41 Euro / 100 kg olduğunu, coğrafi işaretli Garana Padano peyniri için üretilen çiğ süt fiyatının ise 70 Euro / 100 kg olduğu belirtilmiştir. Bu şekilde fark olmasının sebebinin ise coğrafi işaretli peynir üretimi için özellikle besleme ile ilgili zorunluluklar (kolza, domates ve bira endüstrisi yan ürünleri yasak) olduğunu, ortalama tutturulması gereken kazein yani protein ile mikrobiyolojik kalite değerleri ve somatik hücre sınır değerleri olduğu ifade edilmiştir. Bu değerlerin altında kalanlara ve üstünde olanlara prim/ceza sisteminin uygulandığı vurgulanmıştır.

Anılan toplantı sonrasında 200 baş sağmal ineğe sahip olan “Cascine Casazza’ çiftliği, işletmecisi Alda Dalledonne ile beraber ziyaret edilerek projemiz hedeflerine uygun karşılaştırma raporunda yer alacaklar bilgiler edinilmiştir. Ayrıca bu ziyarete proje ortağımız FEDERALIMENTARE temsilcileri de katılmıştır.  

Çiftlik gezisi sonrasında Alda Dalledonne, çiftliğin üçüncü kuşak sahipleri olduklarını, maalesef iklim krizi nedeniyle Po nehrinin taşması nedeniyle çiftliklerinin bulunduğu alanın tehlike altında olduğunu ve bu bölümü taşımak zorunda kalacaklarını belirtmiştir.

Sayın Dalledonne, çiftlik hakkında bir sunum gerçekleştirerek, burada üretilen sütlerin Grana Padano peyniri üretiminde kullanıldığını, günde iki kez sağım yapıldığını, 1900 yılında kurulmuş olan Latteria Soresina kooperatifinin günde bir kez gelip sütlerini aldığını belirtmiştir. Artık Avrupa Kota sistemi olmadığını ve kooperatife 8,5 Euro / ton ödendiğini ifade etmiştir.

Çiftliklerinde 5 farklı uzman veteriner (meme, Jinekolog, Ayak, Besleme, Buzağı) ile çalıştıklarını, günlük programlanmış rutin bakımlar olduğunu, çiftlikten her gün süt alımı esnasında numune olarak da süt alındığını, ayda 4 kez rastgele numunelerin analize tabi tutulduğunu, bu analizleri resmi bağımsız bir enstitünün yaptığını ve açıkladığını, bu sonuçlara itiraz edemediklerini belirtmiştir.

Her çiftliğin sağlık sertifikalarının olduğunu, bu sertifikaların hayvan satışında kullanıldığını ifade etmiştir. Ayrıca tereyağı ve Grana Padano pazar kotasına göre kalite parametrelerinin her üç ayda bir yenilendiğini belirtmiştir.

Bu peynire özel çiğ süt fiyatının ise kooperatif yıl sonunda satılan peynir miktarı ve fiyatı üzerinden bir hesaplama ile diğer yılın çiğ süt fiyatını belirlediğini vurgulamıştır.

Çalışma ziyaretinin ikinci gününde Cremona Uluslararası Hayvancılık Fuarı ziyaret edilerek, proje ortağımız FEDERALIMENTARE ile bir proje toplantısı gerçekleştirilmiştir.

Anılan proje toplantısı öncesinde ise, Ulusal Enerji ve Çevre Ajansı (ENEA) yetkilisi Nicola Colonna, İtalya’da süt ve peynir sektörünün çevresel kalitesine ilişkin bir sunum gerçekleştirilmiştir. Sayın Colonna, ana çevresel konuların nitratlar ve AB Nitrat direktifleri ve yeraltı suyu kalitesinin uyumlu olması, çiftlik düzeyinde amonyak emisyonu, gübre depolama ve gübre alanı dağıtımı ile gübre yönetimi ve metan emisyonu olduğunu belirtmiştir.  

İtalya’da 10 yıl önce anaerobik gaz üretiminin başladığını, Almanya’dan sonra Avrupa’nın ikinci ülkesi olduklarını belirtmiştir. Anaerobik sindirim ve biyogaz üretiminin kompleks bir yapıda olduğunu, özellikle büyük çiftlikler için çıkan gübrelerin biyogaza çevrilmesinin büyük bir yatırım olduğunu vurgulamıştır.

Aynı zamanda soğan, domates ve bazı tarım ürünü atıklarının da biyogaz üretimi için kullanıldığını belirtmiştir. İtalya’da yaklaşık 1600 adet biyogaz tesisi olduğunu, %90’ının kuzey İtalya’da bulunduğunu ifade edilmiştir.

Biyogaz tesisi varlığının yerel işletmeler ve çiftlikler arasında enerjiyi, artıkları, sinerjilerden yararlanan girdileri paylaşması ve para tasarrufu sağlaması ve çevresel maliyetlerden kaçınması için yakın ilişki yarattığını vurgulamıştır.

Ayrıca İtalya’nın 2020’den 2030 yılına kadar emisyon azaltma hedefleri olduğunu (EU Directive NEC 2016/2284/UE) ve bu amaçla eskiden gübreyi toprağına üstüne verirken şimdi toprağın altına verdiklerini ve %6-7 oranında amonyak salınımının azaldığını belirtmiştir.

Ürünlerdeki karbon ayak izinin belirlenmesi amacıyla PEFMED projesini yürüttüklerini, bu projenin genel amacının, 9 tarımsal gıda bölgesel sistemlerinde bazı belirli ürün grupları için Ürün Çevresel Ayak İzi yönteminin uygulanabilirliğini test etmek olduğunu ifade etmiştir.

Ürün Çevresel Ayak İzi Yönteminin (PEF) neden uygulanması gerektiği ve uygulanmasındaki ana zorlukların neler olduğu hakkında bir video paylaşmıştır.

Proje ortağı FEDERALIMENTARE ile proje faaliyetleri ve gelişmeleri hakkında yapılan genel toplantının ardından hayvancılık fuarı ziyaret edilerek, canlı hayvan ve süt teknolojisine ilişkin firma stantları ziyaret edilmiştir.

Fotoğraflar